Sayfacıbaşının Seyİr Defterİ

Bir sayfacıbaşının gözünden, görsel-işitsel-düşünsel ve de geyiksel meselelerin gayri ciddi mütaalâlarını ihtiva eder.

31 Mart 2007

İş aşkı başkadır, başka aşklara benzemez

Daha iş hayatına girmedim ama giren arkadaşlardan gördüğüm ve duyduğum kadarıyla çalışmak ayrı bir meziyet. Arkadaşlardan biri de hâlini anlatmış. Buyrun beraber okuyalım, üfleyelim:

Yatarım ben ofiste !!!

Çalış Allah çalış, saat gecenin onu olmuş
Patron saat dokuza mesai koymuş
Hem zaten bulamam bu saatte dolmuş
Ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste

Levent'te deli gibi trafik
Zaten evdede sular kesik
Yarın sabah erkenden işbaşı
Ne gidecem lan eve yatarım ben ofiste

Saat olmuş neredeyse yirmi bir
Işıklar bile sönmüş ofiste bir bir
Eve gidişim en az on bir
Ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste

Ofis bir mekandır, bilene bir güzel ev
Gece ne cin olur, ne cüce ne bir dev
Açarım tüm ışıkları, sanki kuşum kümeste
Ne gidecem lan eve yatarım ben ofiste

Fazla mesai falan yok bizim şirkette
Lakin beleşe akşam yemeği verilmekte
Toplantı odasında da plazma tivi mis gibi
Ne gidecem lan eve yatarım ben ofiste

Müdürün odasında deriden bi' kanepe
Gerçi biraz dar ama ederim artık idare
Kahve makinası da olacaktı bi' yerde
Ne gidecem lan eve yatarım ben ofiste

Ne güzel otobüsümüzdün sen 500t
Güzergahının uzunluğu 62 kilometre
Oksijensiz solunumu öğrendim senin içinde
Ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste

Telefon çalar tam da çıkma vaktinde
Patron emir verir,başlıycam böyle işe be
Taksim, Nişantaşı fıkır fıkır kaynarken bu saatte
Ne işim var lan ofiste,basar giderim ben evime :)

Etiketler: ,

29 Mart 2007

Çestır ve Pardüs kayıp. Bulan beni görsün

Adını duyduğumdan beri Linüks'e (Linux) olan merakım dinmedi. Dinmedi ama bir türlü de yıldızım barışmadı, aramız hep limoniydi Linüks'le. Kâh Çip (Chip) dergisinin verdiği Kınopiks'le (Knoppix), kâh zamanında bahsettiğim Limpüs'le (Limpus) gerçekleştirdiğim denemelerim sonuç vermedi. Evet itiraf ediyorum, ben bu Linüks'ü kurmayı hiç ama hiç başaramamıştım.

Geçen gün bir arkadaşımdan Anadolu parsı Pardüs'ün (Pardus 2007) sidisini aldım. İçimde büyük bir heyecan ile ilk kez Türkçe bir Linüks işletim sistemi kuracağımı, daha doğrusu deneyeceğimin heyecanı vardı. Fakat yol üstündeki badireleri nerden bilebilirdim ki?... Ekran kartı uyumsuzluğu mu dersiniz, benim dividi (DVD) okuyucunun ısrarla asıl kurulum sidisini okumaması mı, yoksa sevgili parsımızın kurulurken beş karakterli şifreyi kabul ettim deyip kurduktan sonra değil şifreyi, kullanıcıyı bile kabul etmemiş olması mı... Her biri ayrı birer badire bunların. Şimdiye kadar çözebildiklerimi de ayrıca sizinle paylaacağım. Ayrıntıları buradan takip edebilirsiniz. Etmeyebilirsiniz de, bence farketmez.

Yine de ben bu kediyi tam çözebilmiş değilim. Bundan maada* Bizim Çestır (Chester) da kayıpmış. Biri Anadolu parsı, diğeri Afrika çitası (kaplanı diyorlar ama o bence bir çita). Aynı ailenin üyeleri olmaları hasebiyle beraber bir aile yemeğinde buluşabilecekleri olasılığını düşünmek bile istemiyorum.

Şimdi gitme vakti. Daha ayrıntılı yazmaya vakit bulursam yazarım ama şimdi vakit yok. Eskuel (SQL) hakkında hiçbir şey bilmiyor fakat nedir diye merak edyorsanız, sitemizdeki SQL Günlüğü'nü takip edebilirsiniz. Ayrıntılar için bkz:
www.sayfacibasi.com

Etiketler: , , ,

20 Mart 2007

Blog blog dediğin nedir ki gülüm, ben senin için websitesini göze almışım...

Eh bu kadar defter tuttuk, bu kadar yazı yazdık. Blogistan'daki yazdıklarımız yetmedi, şimdi bir de site yapmaya özendik. Muhteşem sitemiz, yakında sizlere hizmet vermek üzere yola çıkacak. Bilin bakalım adresi ne olacak?

Tahmin etmek zor değil:
www.sayfacibasi.com

Hadi hayırlısı bakalım, hayırlı olsun.

Sayfacıbaşı olmak herkesin hakkı! Buyrun...

Etiketler: , , ,

18 Mart 2007

Bende mi sorun var, yoksa ayrıcalıklı mıyım?

Yine üye olduğum bir gruptan bir e-posta aldım. Buyrun okuyalım:
PARMAKLARIN ANLAMI

Baş parmak anne ve babamızı
işaret parmağı kardeşlerimizi
Orta parmak kendimizi
Dördüncü parmak yani yüzük parmağı eşimizi
Küçük parmak da çocuklarımızı temsil ediyor..
Peki, eşimizi, başka bir değişle hayatımızın aşkını temsil etmesi için neden dördüncü parmak seçilmiş. Bunu anlamak için ellerimizi kullanarak bir test yapmalıyız. Bu test için ellerimizi resimdeki pozisyondaki gibi birleştirelim.
Testin Kuralı:
Ellerimiz bu pozisyondayken uçları birbirine değen parmaklarımızı sırasıyla birbirinden ayıracağız. İki parmağı birinden ayırırken diğer parmaklar birbirinden asla ayrılmayacak.
Ayrılan parmakları tekrar birleştirip sonra sıradaki parmakları birbirinden ayıracağız. Orta parmak kendimizi simgelediği için onları ayırmıyoruz.
Bu şekilde yaptığınız zaman dördüncü parmaklar olan yüzük parmaklarının birbirinden ayrılmadığını göreceksiniz.
Annemiz, babamız, kardeşlerimiz ve çocuklarımızla hayatın belli bir bölümünden sonra ayrılırız
Ama hayatımızın gerçek aşkıyla ömrümüzün sonuna kadar beraber kalırız.
Dördüncü parmakların ayrılmaması bunu temsil ediyor ve bu sebeple yüzük parmağı oluyor.

Resim ise şu şekilde (daha büyük görmek içik üstüne tıklamanız yeterli):



Tabii ki ben bu hareketi denedim ve gördüm ki hiç de yazıldığı gibi okunmuyor bu parmak dili. Ben yüzük parmaklarımı da biririnden ayırmayı başardım. Şimdi benim kafamda iki soru oluştu. Bir: Yüzük parmaklarımı ayırabildiğime göre yarın bir gün evlendiğim zaman, bu karımdan da mı ayrılacağım demek? İki: Bu nasıl olur!

Belki de bir sorun yoktur, bu benim parmaklarımın ayrıcalığıdır. En azından böyle enteresan şeylere inanılabiliyorsa ben de kendime göre buna inanabilme hakkım var demektir.

Peki ya siz elleriniz bu pozisyondayken yüzük parmaklarınızı ayırabiliyor musunuz?

Etiketler: , ,

17 Mart 2007

Kediler gerçekten dokuz canlı mı?

Bu çizgifilmi izlerken aklıma o geldi...

Etiketler: ,

16 Mart 2007

En Sevdiğim Simge

Daha önce Ateş Tilkisi'nden bahsetmiştik. Uzun uzadıya nam-ı diğer Fayrfoks'tan (Firefox) bahsetmeyeceğim. Sadece İnternet Ekspılorır'da (Internet Explorer) rastlamadığım bir olay var: Favikon (Favicon).

Hani vardır ya, İngilizce derslerimizde bol bol gündeme gelir: Vat iz yor feyvırıt futbol tiim? (What is your favourite football team?) İşte bu soruda bahis mevzuu olan feyvırıt (favourite) burda da karşımıza çıkıyor. Çok sevdiğimiz bir simgeyi sitemize "favicon.ico" adıyla yüklüyoruz ve sevgili Fayrfoks, adres çubuğunda okuduğumuz internet sitemizin adresinin hemen solunda bu simgeyi ziyaretçilerin nazarına veriyor.

Şimdi asıl mevzu bu simgeye nasıl kavuşacağımız. Elinizde bir simge düzenleyici program varsa biraz kurcalayarak ve el yordamıyla bu sorunu halledebilirsiniz. Lâkin bununla uğraşmaya da lüzum görmüyorum, zira sizin için yapılmışı var. Daha doğrusu şu site sizin için sevdiğiniz bir resim dosyasını "favicon.ico" haline getirip hizmetinize sunuyor.

Sitenin adresi de şöyle:
http://www.graphicsguru.com/favicon.php

Simgeniz hayırlı uğurlu olsun, güle güle sevin.

Etiketler: ,

13 Mart 2007

Çözüm Adamı Olmak Lazım


Bazen bir topluluğa dahil olmak, onlarla beraber gezmek, birileriyle beraber iş yapmak, münferit meşgalelerden kat be kat daha zevkli ve hatta tatmin edici olabiliyor. Bundan mülhem, yıllar yıllar önce sevgili elektronikçi arkadaşların haberleşmek adına kurduğu e-posta grubuna üye olmuştum. O gün bugündür saçma sapan e-postalarla posta kutumun dolduğunu müşahade ediyorum. Pek çoğu geyik ve hatta Türk toplumunun ahlak yapısına uymayacak nitelikte e-postalar olsa bile aralarında herkes için önemli mesajlar barındıran şeyler olmuyor da değil. İşte bu yukarıdaki resim, mezkur gruptan gelen bir sonuç.

Kıssadan hisse babında, bu resimden alınacak hisseler var. Örneğin kadına gereken önemi vermediğimizi söyleyenler buna bakıp utansınlar... Ya da utanmasınlar, beni ne ilgilendirir...

Etiketler:

09 Mart 2007

Çok Yorgunum, Beni Bekleme Kaptan

Sevgili Kaptan,

Bugünlerde acayip yorgunum. Ne yazı yazacak halim var ne de malzemem. Aslında ıkınsam çıkar. Eski defterleri biraz karıştırırım, biraz da kafadan uydururum olur. Ama sen incelik edip benim gibi saçma sapan, ipe sapa gelmez şeyler yazan birinin boş beleş günlüğüne bağlantı vermeyi uygun görmüşsün. Ne diyelim, sağ olasın.

Benim gibi kapanma düğmesi içe doğru olan bir insan, bir muhatap bulmayagörsün, özgüveni öyle bir artar ki sorma. Biz buna gaza gelmek de deriz bazen. İşte sevgili Kaptancığım, beni muhatap alarak öyle bir özgüven verdin, öyle bir gaza getirdin ki, bunu anlatmam çok zor. O yüzden artık bunu anlatmaya çalışmayacağım.

Sevgili Kaptan, madem bir günlük yapıp blogosferdeki yerini aldın, sadece seyir defterine bağlantı vermek yerine bir kaç birşeyler de karalayıverseydin ya, değil mi? Bak ben ne güzel karalayıveriyorum. Mühim olan nitelik değil nicelik.

Al bir de konuyla hiç alakası olmayan bir resim koyayım, bakar bakar tebessüm edersin.
Hadi kal sağlıcakla, sallan salıncakla!
Sayfacıbaşı

Not: Yorum falan da yaz istersen ama kimliğini gizleme benim gibi:))

Etiketler: , , ,

03 Mart 2007

Yersen Diye Reklam Yaptık

Etiketler: , ,